İHRACAT BEDELLERİNİN ÜLKEYE GETİRİLMESİ ZORUNLUĞU
Bilindiği üzere ülkemizde son aylarda piyasalarda dalgalanmalar yaşanmakta, bu nedenle Türk Lirası değer kaybetmektedir. Değer kaybını önlemek amacıyla çeşitli devlet kurumları tarafından düzenlemeler yapılmakta, maliye ve para politikalarında değişiklikler yapılmaktadır. Bu değişiklikleri desteklemek amacıyla 04.09.2018 tarihli ve 30525 sayılı Resmi Gazete’de Türk parasının kıymetini koruma hakkında 32 sayılı karara ilişkin 2018-32/48 no.lu tebliğ yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Söz konusu tebliği düzenlemesi bu sirkülerimizin konusunu oluşturmaktadır.
Tebliğ Düzenlemesi
2.1 İhracat Bedellerinin Türkiye Getirilmesi
Tebliğ 14 maddeden oluşmakta olup, tebliğin amacı ilk maddede belirtilmiştir. Buna göre tebliğin amacı, ihracat bedellerinin yurda getirilmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Tebliğle birlikte, ihracat karşılığı elde edilen bedellerin tebliğde belirtilen süre şartlar altında Türkiye’ye transferi zorunlu hale getirilmektedir.
Tebliğin üçüncü maddesinin ilk fıkrasında, Türkiye’de yerleşik kişiler tarafından gerçekleştirilen ihracat işlemlerine ilişkin bedellerin, ithalatçının ödemesini müteakip doğrudan ve gecikmeksizin ihracata aracılık eden bankaya transfer edilmesi veya yanında getirmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Maddenin 3 ve 4 numaralı fıkralarında transfer etme ve getirme ile ilgili düzenleme yapılmıştır. Buna göre, ihracat bedellerinin beyan edilen Türk parası veya döviz üzerinden yurda getirilmesi esas olup, Türk parası üzerinden yapılan ihracat karşılığında döviz getirilmesi mümkündür. Bununla birlikte, ihracat bedelinin yolcu beraberinde efektif olarak yurda getirilmesi halinde gümrük idarelerine beyan edilmesi zorunludur.
Yukarıda değindiğimiz üçüncü maddenin ilk fıkrasında, ihracat bedellerinin yurda getirilme süresi de belirtilmiştir. Buna göre, ihracat bedellerinin yurda getirilme süresi ihracatın fiilen gerçekleştirildiği tarihten itibaren 180 günü geçemeyecektir. İhracatın fiilen gerçekleştiği tarih, gümrük çıkış beyannamesinin ilgili gümrük idareleri tarafından tescil edildiği tarih olup, beyannamenin arka yüzünde kayıtlı, malların yurt dışı edildiğine ilişkin tarihtir.
Öte yandan, ihracattan elde edilen bedellerin en az %80’inin bir bankaya satılması zorunludur. Bir başka deyişle, ihracat bedellerinin en az %80’i Türk lirası olarak bankaya yatırılacaktır.
İhracat bedellerinin nasıl Türkiye’ye getirilebileceği hususunda da aynı maddede açıklama bulunmaktadır. Buna göre, ihracat işlemlerine ilişkin bedeller aşağıdaki ödeme şekillerinden birine göre yurda getirilebilir.
a) Akreditifli Ödeme,
b) Vesaik Mukabili Ödeme,
c) Mal Mukabili Ödeme,
d) Kabul Kredili Akreditifli Ödeme,
e) Kabul Kredili Vesaik Mukabili Ödeme,
f) Kabul Kredili Mal Mukabili Ödeme,
g) Peşin Ödeme.
Peşin Döviz Düzenlemesi
Tebliğin 4’üncü maddesinde peşin olarak gerçekleştirilen ihracat işlemleri ile ilişkili düzenlemeler yer almaktadır. Buna göre, peşin döviz karşılığında ihracatın 24 ay içinde gerçekleştirilmesi zorunludur. Önceki düzenlemede, 18 aydı, 2009 yılında bu hüküm kaldırıldı. (2008-32/34 SAYILI TEBLİĞDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (TEBLİĞ NO: 2009-32/37)) Yeni düzenleme ile süre 24 ay olarak belirlenmiştir. Ayrıca, dâhilde işleme izin belgesi ve vergi, resim ve harç istisna belgesi kapsamında ihracat, ihracat sayılan satış ve teslimler ile döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetlerle ilgili olarak sağlanan peşin dövizlerin kullanım süresi belge süresi (ek süreler dahil) kadardır.
Tamamı tek seferde iade edilmeyen veya süresi içinde ihracatı gerçekleştirilemeyen peşin dövizler prefinansman hükümlerine tabi olur. Prefinansman hükümlerine tabi hale gelen peşin dövizlerin, ihracat taahhüt sürelerinin ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde uzatılması halinde, alıcının muvafakat etmesi kaydıyla kullanım süreleri de verilen ek süre kadar uzatılmış sayılır.
Özelliği Olan İhracat
Yeni tebliğ düzenlemesinde, bazı özel ihracat durumları ile ilgili hükümler bulunmaktadır.
Yurt dışına müteahhit firmalarca yapılacak ihracatın bedelinin 365 gün içinde yurda getirilerek bir bankaya satılması zorunludur.
Konsinye yoluyla yapılacak ihracatta bedellerin kesin satışı müteakip; uluslararası fuar, sergi ve haftalara bedelli olarak satılmak üzere gönderilen malların bedellerinin ise gönderildikleri fuar, sergi veya haftanın bitimini müteakip 180 gün içinde yurda getirilerek bir bankaya satılması zorunludur.
İlgili mevzuat hükümlerine göre yurt dışına geçici ihracı yapılan malların verilen süre veya ek süre içinde yurda getirilmemesi veya bu süreler içerisinde satılması halinde satış bedelinin süre bitiminden veya kesin satış tarihinden itibaren 90 gün içinde yurda getirilerek bir bankaya satılması zorunludur.
Yürürlükteki İhracat Rejimi ve Finansal Kiralama (leasing) Mevzuatı çerçevesinde kredili veya kiralama yoluyla yapılan ihracatta, ihracat bedelinin kredili satış veya kiralama sözleşmesinde belirlenen vade tarihlerini izleyen 90 gün içinde yurda getirilerek bankalara satılması zorunludur.
İhracat işlemlerinde sorumluluk
Tebliğde belirtilen ihracat bedellerinin ülkeye getirilmesi ile ilgili olarak bankalara, ihracatçılara ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’na sorumluluk yüklenmektedir. Buna göre, İhraç edilen malların bedelinin süresinde yurda getirilerek, bankalara satılmasından ve ihracat hesabının süresinde kapatılmasından ihracatçılar sorumludur.
Alacak hakkının satın alınması suretiyle ticari riskin bankalar veya faktoring şirketlerince üstlenilmesi durumunda, ihracat bedelinin yurda getirilmesi ile ilgili sorumluları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.
İhracata aracılık eden bankalar ihracat bedellerinin yurda getirilmesini ve satışının yapılmasını izlemekle yükümlüdür.
Söz konusu sorumluların, düzenlemeye uyulmaması halinde Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun’un 3’üncü maddesinde belirtilen idari para cezalarıyla karşı karşıya kalabilecekleri unutulmamalıdır.
İhracat bedelinden indirimler
İhracat bedellerinin ülkeye aktarılmasında mahsup veya indirim yapılması ile ilgili olarak Tebliğ’in 7nci maddesinde açıklamalar yapılmaktadır. Mahsup taleplerinin incelenip sonuçlandırılması bankalar tarafından yapılacaktır. Ayrıca, bedel getirme süreleri içinde yurda getirilen ihracat bedelleri; ihracatçının ithalat bedelleri, sermaye hareketlerine ilişkin ödemeleri, görünmeyen işlemlere ilişkin giderleri ve transit ticaretinin alış bedeli ile söz konusu süreler içinde bankalarca mahsup edilebilir. Dış ticaret mevzuatı hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilen mal ihraç ve ithalinde, tarafların aynı kişiler olması ve ihraç bedellerinin yurda getirilme süresi içinde kalınması kaydıyla, mal ihraç ve ithal bedellerinin bankalarca mahsubu mümkündür.
İhracat bedellerinden mahsuba izin verilen hallerde, ihracat bedelleri süresi içinde yurda getirilmiş sayılır. Mahsuba tabi tutulan kısım için mahsup tarihinde geçerli döviz alış kuru üzerinden döviz alım ve satım belgeleri düzenlenir.
Anılan maddede belirtilen haller dışında kalan taleplerin, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından incelenip sonuçlandırılacağı belirtilmiştir.
Hesap kapatma, ihbar ve ek süre
Tebliğin 8’nci maddesinde ihracatla ilgili hesabın kapatılması, bedelin yurtiçine getirilmemesi veya varsa mücbir sebep halleri ile iğli düzenlemeler yer almaktadır.
Ticari amaçla mal ihracında, bedelleri yurda getirilme süresi içinde gelen ihracat ile ilgili hesaplar aracı bankalarca kapatılır. Süresi içinde kapatılmayan ihracat hesapları aracı bankalarca 5 iş günü içinde muamelenin safhalarını belirtecek şekilde yazılı olarak ilgili Vergi Dairesi Başkanlığına veya Vergi Dairesi Müdürlüğüne ihbar edilir. İlgili Vergi Dairesi Başkanlığınca veya Vergi Dairesi Müdürlüğünce, ihbarı müteakip 10 iş günü içinde ilgililere hesapların kapatılmasını teminen 90 gün süreli ihtarname gönderilir. Bu süre içinde hesapların kapatılması veya 9 uncu maddede belirtilen mücbir sebep hallerinin ya da haklı durumun belgelenmesi gereklidir.
Mücbir sebeplerin varlığı halinde, mücbir sebebin devamı müddetince altışar aylık dönemler itibarıyla ilgili Vergi Dairesi Başkanlığınca veya Vergi Dairesi Müdürlüğünce ek süre verilir.
Mücbir sebep halleri ise bir sonraki maddede sayılmıştır. Buna göre, aşağıdaki haller mücbir sebep olarak kabul edilebilir:
a) İthalatçı veya ihracatçı firmanın infisahı, iflası, konkordato ilan etmesi veya faaliyetlerini daimi olarak tatil etmesi, firma hakkında iflasın ertelenmesi kararı verilmesi, şahıs firmalarında firma sahibinin ölümü,
b) Grev, lokavt ve avarya hali,
c) İhracatçı veya ithalatçı memleket resmi makamlarının karar ve işlemleri ya da muhabir bankaların muameleleri dolayısıyla hesapların kapatılmasının imkânsız hale gelmesi,
ç) Tabii afet, harp ve abluka hali,
d) Malların kaybı, hasara uğraması veya imha edilmesi,
e) İhtilaf nedeniyle dava açılması veya tahkime başvurulması
Yukarıda sayılan (a) ve (e) halinin yetkili mercilerden, (b) ve (ç) halinin, ithalatçının bulunduğu memleketin resmi makamlarından veya mahalli odaca tasdik edilmiş olmak kaydıyla alıcı veya ithalatçı firmadan (harp ve abluka hali hariç), (c) halinin resmi makamlarımızdan, ithalatçının bulunduğu memleketin resmi makamlarından veya muhabir bankalardan, (d) halinin ise sigorta şirketlerinden, uluslararası gözetim şirketlerinden veya ilgili ülke resmi makamlarından alınmış belgelerle tevsik edilmesi şarttır.
Mücbir sebep halleri ile ilgili olarak yurtdışından temin edilecek belgelerin dış temsilciliklerimizce veya Lahey Devletler Özel Hukuku Konferansı çerçevesinde hazırlanan Yabancı Resmi Belgelerin Tasdik Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesi hükümlerine göre onaylanmış olması gerekir.
Mücbir sebep halleri dışında kalan haklı durumların varlığı halinde, hesapların kapatılmasına ilişkin altı aya kadar olan ek süre talepleri, firmaların haklı durumu belirten yazılı beyanına istinaden üçer aylık devreler halinde ilgili Vergi Dairesi Başkanlığınca veya Vergi Dairesi Müdürlüğünce, altı aylık süreden sonraki ek süre talepleri Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından incelenip sonuçlandırılır.
Terkin
Tebliğin 10’uncu maddesinde, ihracat hesaplarında belli bir sınıra kadar noksanlık bulunması durumunda hesapların nasıl kapatılacağı ile ilgili açıklamalar bulunmaktadır. Buna göre, her bir gümrük beyannamesi itibarıyla;
a) 100.000 ABD doları veya eşitini aşmamak üzere, mücbir sebeplerin varlığı dikkate alınmaksızın beyanname veya formda yer alan bedelin %10’una kadar noksanlığı olan (sigorta bedellerinden kaynaklanan noksanlıklar dahil) ihracat hesapları doğrudan bankalarca ödeme şekline bakılmaksızın,
b) 200.000 ABD doları veya eşitini aşmamak üzere, bu Tebliğin 9 uncu maddesinde belirtilen mücbir sebep halleri göz önünde bulundurulmak suretiyle beyanname veya formda yer alan bedelin % 10’una kadar açık hesaplar ilgili Vergi Dairesi Başkanlığınca veya Vergi Dairesi Müdürlüğünce,
terkin edilmek suretiyle kapatılır.
Ayrıca, her bir gümrük beyannamesi itibarıyla, 200.000 ABD doları veya eşitini aşan noksanlığı olan açık hesaplara ilişkin terkin talepleri bu Tebliğin 9 uncu maddesinde belirtilen mücbir sebepler ile haklı durumlar göz önünde bulundurulmak suretiyle Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından incelenip sonuçlandırılır.
Kanaatimiz, Türk parasının kıymetini koruma hakkında 32 sayılı karara ilişkin 2018-32/48 no.lu tebliğ düzenlemesi, ihracatçılarımızı ve bankaları yakından ilgilendiren önemli bir düzenlemedir. Getirilen en önemli yenilik, ihracat bedellerinin 180 gün içerisinde ülkeye getirilmesi ve %80’inin bankalara satılması olacaktır. Düzenlemenin ekonomiye kurlar üzerinden bir etki yapması beklenmektedir. İhracatçıların ihracat bedellerini yurtdışında değerlendirme tercihlerinin bankaların düzenlemeye uyumuna bağlı olarak değişmesi beklenebilir. Ayrıca yurtiçinde dövizle ödeme yapan ihracatçıların, elde ettikleri döviz bedellerini Türk Lirasına dönüştürmeleri nedeniyle zorluk yaşamaları muhtemel görünmektedir.
TÜRKİYE’DE YERLEŞİK KİŞİLER ARASINDA DÜZENLENECEK SÖZLEŞMELERDE BEDELİN TL OLARAK BELİRLENMESİ ZORUNLULUĞU
Döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalar karşısında, Türk parasının kıymetini korumak amacıyla, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararın bazı maddeleri yapılan değişiklik düzenlemelerinin bir yenisi de, 13 Eylül 2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı 2018/85 sayılı Kararla yapılmış, bu kapsamda döviz cinsinden bazı işlemlere yasaklar getirilmiştir.
Bilindiği üzere daha önce Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin 2018-32/48 Sayılı Tebliğ ile ihracat bedellerinin döviz olarak Türkiye’ye getirilmesi ve bankalara bozdurulması konusunda düzenleme yapılmıştı.
Tebliğe göre; Türkiye’de yerleşik kişiler tarafından gerçekleştirilen ihracat işlemlerine ilişkin bedellerin ithalatçının ödemesini müteakip doğrudan ve gecikmeksizin ihracata aracılık eden bankaya transfer edilmesi veya getirilmesi, bedellerin yurda getirilme süresinin fiili ihraç tarihinden itibaren 180 günü geçememesi, söz konusu bedellerin en az %80’inin bir bankaya satılması zorunlu tutulmuştu.
Bu defa, Cumhurbaşkanlığı 2018/85 sayılı Kararı ile Türkiye’de yerleşik kişilerin, kendi aralarında düzenledikleri bazı sözleşmelerde, sözleşme bedelinin Türk Lirası olarak belirlenmesi zorunlu kılınmaktadır.
07.08.1989 tarihli ve 32 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Kararın 4. Maddesine aşağıdaki bent eklenmiştir.
“g) Türkiye’de yerleşik kişilerin, Bakanlıkça belirlenen haller dışında, kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dâhil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz.”
Bu Kararın 4’üncü maddesinin (g) bendinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde, söz konusu bentte belirtilen ve daha önce akdedilmiş yürürlükteki sözleşmelerdeki döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan bedeller, Bakanlıkça belirlenen haller dışında; Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenir.
Bu Karara göre; Türkiye’de yerleşik kişilerin, Bakanlıkça belirlenen haller dışında, kendi aralarındaki,
Menkul ve gayrimenkul alım satım,
Taşıt ve finansal kiralama dahil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile
İş, hizmet ve eser sözleşmelerinde
sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz.
Bu düzenleme sonrası özellikle iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde getirilen yasaklama nedeni ile faturaların döviz cinsinden kesilmesi dahi tartışılabilecektir. Kanaatimce konu Tebliğ düzeyinde acilen açıklığa kavuşturulmalıdır.
Yine Karara göre, düzenlemenin yürürlüğe girdiği 13.09.2018 tarihinden itibaren 30 gün içinde, yukarıdaki nitelikteki olan ve daha önce yapılmış olan yürürlükteki sözleşmelerdeki döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan bedellerin TL’ye çevrilmesi gerekmektedir. Kararda, döviz cinsinden yapılmış sözleşmelerin hangi döviz kuru üzerinden TL’ye çevrileceği hususunda herhangi bir belirleme yapılmamıştır.
Diğer taraftan, Damga Vergisi Kanunu’nun 14 üncüsü maddesine göre, sözleşmede yer alan unsurlardan sadece bedele ilişkin değişiklik yapıldığında, artan bedel üzerinden damga vergisi hesaplanması gerekmektedir.
Konuya ilişkin olarak Hazine ve Maliye Bakanlığınca Tebliğ yayımlanması beklenmektedir.
Öte yandan, karara eklenen geçici madde aşağıdaki gibidir.
Geçici Madde 8 – Bu Kararın 4’üncü maddesinin (g) bendinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 30 gün içinde, söz konusu bentte belirtilen ve daha önce akdedilmiş yürürlükteki sözleşmelerdeki döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan bedeller, Bakanlıkça belirlenen haller dışında, Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenir. Söz konusu değişiklik ile Türkiye’de yerleşik kişilerin; kira sözleşmeleri, her türlü leasing sözleşmeleri, taşınmaz ve taşınır alım satım sözleşmeleri, her türlü hizmet ve eser sözleşmelerindeki asli edim olan ödeme yükümlülükleri ve yine bu sözleşmelerin feri niteliğindeki diğer ödeme yükümlülükleri de dahil olmak üzere döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamayacaktır.
Buna göre, yabancı şahıs ve şirketlerle yapılan sözleşmeler düzenleme kapsamında değildir.
Ayrıca, kararın devamında Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bazı durumlar için yetki verilmiştir.
Düzenleme kararın yayınlandığı 13 Eylül 2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girmekle birlikte, önceden düzenlenmiş sözleşmeler için 30 günlük süre bulunmaktadır.
Düzenlemede, Türk lirasına çevirirken hangi tarihteki kurun esas alınması gerektiği belirtilmemiş olup, uygulamada ihtilafların ortaya çıkması muhtemeldir. Ayrıca düze nlemede dövizli sözleşmelerin yasaklanmasına rağmen, altın vb. finansal araçların kullanımına sınır koyulmamıştır.