7104 SAYILI TORBA KANUN İLE VERGİ KANUNLARINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER VE AÇIKLAMALARIMIZ
Konu: 7104 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 06/04/2018 tarihli ve 30383 sayılı Resmi Gazete’de yayımlan mıştır. Bu Kanun ile aşağıdaki kanunlarımızda değişiklikler yapılmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu
213 sayılı Vergi Usul Kanunu
492 sayılı Harçlar Kanunu
3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu
5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Bu sirkülerimizde, mezkur torba yasa kapsamında yukarı yer alan kanunlarda yapılan değişiklikler alt başlıklar halinde belirtilecek ve gerektiğinde konuya ilişkin açıklamalarımıza yer verilecektir.
Arsa Karşılığı İnşaat İşlerinde, Arsa Payı Teslimimde KDV Tereddüttü Giderilmiştir
Bilindiği üzere 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde verginin konusunu teşkil eden işlemler birinci bentte “ Ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler” ile ikinci bentte “her türlü mal ve hizmet ithalatı” denilmek suretiyle önce tadadi ve sonra bazı teslim ve hizmet konuları sayılmak suretiyle tahdidi olarak belirtilmiştir.
Arsa sahibi tarafından herhangi bir ticari, zira ve serbest meslek faaliyeti kapsamında olmaksızın, düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile müteahhit firmaya teslim konusu edilen arsa payına mukabil, müteahhit firma tarafından sonradan yapılan konut veya işyeri teslimi hususlarında iki farklı görüş meydana çıkmıştır .
Bir görüşe göre, bu durum, müteahhidin arsa sahibine yaptığı bir inşaat işi olarak değerlendirilmekte bu hizmetin karşılığını da müteahhide bırakılan konut ve/veya işyerlerine ait emsal bedellerinin oluşturduğunu kabul etm ektedir.
Diğer bir görüşe göre ise konu, “trampa” işlemi ekseninde değerlendirilmektedir. 30 seri no.lu Kdv Tebliği’nde yapılan açıklamalara göre, arsa karşılığı inşaat işlerinde iki ayrı teslim vardır. Bunlardan birincisi, arsa sahibi tarafından müteahhide arsa teslimi; ikincisi ise müteahhit tarafından arsaya karşılık olmak üzere arsa sahibine yapılan konut veya işyeri teslimidir.
Bu gerekçelerle, 7104 sayılı Torba Kanun’da Kdv Kanununun 2’nci maddesinin (5) numaralı fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Bu Kanunun uygulanmasında arsa karşılığı inşaat işlerinde; arsa sahibi tarafından konut veya işyerine karşılık müteahhide arsa payı teslimi, müteahhit tarafından arsa payına karşılık arsa sahibine konut veya işyeri teslimi yapılmış sayılır.”
Böylece uygulamada yaşanan tartışma konularına son verilerek arsa karşılığı olarak teslim edilen arsa payları, müteahhit tarafından ticari faaliyeti kapsamında arsa sahibine yapılacak konut teslimi şeklinde değerlendirilmek suretiyle teslim sayılacaktır.
Söz konusu düzenleme, 06.04.2018 tarihinden itibaren yapılan teslimlere uygulanmak üzere yürürlüğe girmiştir.
Müzayede Mahallinde Yapılan Satışlarda Kdv Mükellefi
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1’nci maddesinde “ Verginin konusunu teşkil eden işlemler” başlığı altında, detaylı olarak düzenlenmiş ve verginin konusuna giren işlemler itibariyle mükellefler tadadi olarak belirlenmiştir. Buna göre, cebri icra, izale-i şüyu, ipoteğin paraya çevrilmesi, tasfiye gibi nedenlerle yapılan açık artırma, pazarlık ve diğer şekillerdeki satışlar da dahil olmak üzere, müzayede mahallerinde yapılan her türlü satışlar Kdv’ye tabidir.
Kanunda müzayede mahallerinde mükellefin kim olacağı konusunda direkt bir tespit yapılmamış ancak Kanununun 8/1-a maddesinde yer alan, “ mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde verginin mükellefi bu işleri yapanlar” şeklindeki düzenleme gerekçeli 1 Seri No’lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin [37] I-B/6 bölümünde “verginin mükellefi bu satışları düzenleyen özel veya resmi kuruluşlardır” belirlemesi yapılmıştır.
Kanunda müzayede mahallerinde mükellefin kim olacağı konusunda bir tespit yapılmamış olması ayrıca Kdv Kanununda, mükellef belirleme yetkisi hususunda Maliye Bakanlığı’na her hangi bir yetkinin verilmemiş olmasına rağmen, Bakanlığın düzenleyici işlemi olan Tebliğ ile müzayede mahallerinde mükellefin belirlenmesi hususlarında Bakanlığa yetki verilmesi, başta Anayasamızın 73’üncü madde hükmü olmak üzere Maliye Bakanlığı’nın kendisine yetki tanınmamış bir konuda belirleme yapması, hukuki bir garabet olarak karşımıza çıkmaktaydı.
Bu durum, 7104 sayılı Torba Kanunu’nun 2’nci maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 8’inci maddesinin (1) numaralı fıkrasına (c) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (ç) bendi ile giderilmiştir. Buna göre;
“ç) Müzayede mahallerinde yapılan satışlarda bu satışları yapanlar,”
Kdv uygulamalarında, mükellef olarak belirlenmiştir.
Söz konusu düzenleme, bu Kanunun yayımlandığı 06.04.2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Gümrüksüz Satış Mağazalarına Yurt İçinden Yapılan Mal Teslimlerinde Kdv ve Ötv İstisnası
Halk arasında duty free veya free shop olarak da bilinen gümrüksüz satış mağazaları, Türkiye’ye gelen veya Türkiye’den giden yolcular ile transit yolculara, diplomatik muafiyetten yararlananlara, yabancı basın yayın organlarının yabancı uyruklu mensuplarına, İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı’ndan transit geçen gemilere, yat limanlarına gelip giden veya kışlayan yat ve tekne sahiplerine, Gümrük Müsteşarlığınca belirlenecek diğer kişilere satış yapmak üzere açılan, özel antrepo sayılan ve bu alanlarda mal teslimlerinin Kdv ve Ötv’den muaf olduğu yerlerdir.
T.C. gümrük bölgesi içinde faaliyet gösteren ve gümrük mevzuatı düzenlemelerine göre, gümrük antreposu sayılan gümrüksüz satış mağazalarına yurt içinden yapılan teslimler, T.C. gümrük bölgesinden geçerek yurt dışındaki bir müşteriye ulaşmadığından, hukuken ihracat teslimi sayılmamakta, dolayısıyla gümrüksüz satış mağazalarına yurt içinden yapılacak teslimlerde, Kdv Kanununun 1/1 inci maddesi gereğince, Kdv salınmaktaydı.
Uygulamaya ilişkin olarak Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından 06.10.2009 tarihinde 2009/1 sıra no.lu Kdv Sirküleri/52 yayımlanarak konuya açıklık getirilmişti.
Bu defa, 7104 sayılı Torba Kanunu’nun 3’üncü maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 12’nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının ( a) bendine, “serbest bölgedeki alıcıya” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 95 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre faaliyette bulunan gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına ” ibaresi ile
(b) bendine, “vasıl olmalı ya da” ibaresinden sonra gelmek üzere “gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına veya” ibaresi eklenmiştir.
Dolayısıyla Kdv uygulamasında ihracat teslimi şartlarını düzenleyen Kanununun 12’nci maddesinde yapılan bu değişiklik düzenlemesi ile gümrüksüz satış mağazalarına veya bunların depolarına, yurt içinden yapılan mal teslimleri de mal ihracatı kapsamında değerlendirilecek olup, bundan böyle gümrüksüz satış mağazalarına mal tesliminde bulunan mükelleflerin bu teslime ilişkin bedel üzerinden Kdv hesaplamayacaklardır.
Diğer taraftan 7104 sayılı Torba Kanunu’nun 24’üncü maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 13’üncü maddesinin ( 1) numaralı fıkrasına aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“3. İhraç edilen veya 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 95 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre faaliyette bulunan gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına teslim edilen malların alış faturaları ve benzeri belgeler üzerinde gösterilen ve beyan edilen özel tüketim vergisi ihracatçıya veya gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına mal teslim edenlere iade edilir. Maliye Bakanlığı, bu mallara ait verginin iadesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
Buna göre gümrüksüz satış mağazaları ve bunların depolarına yapılan teslimler, hem katma değer vergisinden ve hem de özel tüketim vergisinden istisna olacaktır.
Gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya bunların depolarına teslim edilen malların alış faturaları ve benzeri belgeler üzerinde gösterilen, beyan edilen ÖTV, ihracatçıya veya gümrüksüz satış mağazalarına veya bunların depolarına mal teslim edenlere iade edilecektir.
Söz konusu düzenleme, bu Kanunun yayımlandığı 06.04.2018 tarihi izleyen ikinci ayın başı, 01.07.2018 tarihinde yürürlüğe girecektir.
KDV Kanunu’nun Tam İstisna Kapsamında Olan “Araçlar, Petrol Aramaları Ve Teşvik Belgeli Yatırımlarda İstisna” Uygulamasına İlişkin 13’üncü Maddesine Bazı İlaveler Yapılmıştır.
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 4’üncü maddesi ile 4760 Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 5’inci maddesinin ( 2) numaralı fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
“k) Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanmak üzere yapılan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi, mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi ibadethaneler, Diyanet İşleri Başkanlığı denetimine tabi yaygın din eğitimi verilen tesisler, Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının inşası dolayısıyla bağışta bulunacaklara yapılan teslim ve hizmetler
Daha önce 27.02.2014 tarihinde Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10/1(ç) bendine, 6525 sayılı Kanunun 5’inci maddesiyle eklenen ibare uyarınca bentte sayılan kamu kurum ve kuruluşlarına bağışlanan, belirtilen nitelikteki yapıların inşası dolayısıyla yapılan harcamaların istisna olduğu hükmolunmuştu.
Diğer taraftan Kdv mevzuatımızda 17/2-(b) maddesinde, Kanunun 17/1 ’inci maddesinde sayılan, kamu kurum ve kuruluşlarına bedelsiz olarak yapılan her türlü mal teslimi ve hizmet ifasının KDV’den istisna olduğu ancak kısmi istisna niteliğinde olan bu istisna uygulamasına konu malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen yer alan Kdv’nin 3 0/a maddesi uyarınca, vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV’den indirilemeyeceği bilinmekteydi.
Bu defa KVK Mad. 10/1(ç) düzenlemesine paralel bir düzenleme Kdv Kanunumuzda yapılmış, b una göre kamu kurumlarına, sosyal amaçlı yapıların inşası dolayısıyla bağışta bulunacaklara yapılacak teslim ve hizmetler Kdv’den istisna tutulmuştur.
Söz konusu istisna düzenlemesi tam istisna niteliğinde olup, madde düzenlemesinde yer alan istisna şartları aşağıda belirtilmiştir. Şöyle ki;
Bent kapsamında istisna uygulamasına konu mal teslim ve hizmet ifasının, maddede belirtilen yapıları, yine madde de belirtilen kamu kurumlarına inşa etmek suretiyle bağışta bulunacaklara yapılması
İnşaat yapımı işi konusunun; okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi, mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi ibadethaneler, Diyanet İşleri Başkanlığı denetimine tabi yaygın din eğitimi verilen tesisler, Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kampları niteliklerinde olması
Söz konusu yapım işinin;
Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine,
İl özel idarelerine,
Belediyelere ve
Köylere,
bağışlanmak üzere yapılması gerekmektedir.
Anılan kurumlara, belirtilen niteliklerde yapıların inşası dolayısıyla bağışta bulunacaklara yapılan teslim ve hizmetler, Mad. 13/(k) bent hükmü uyarınca Kdv’den istisna olacaktır. Bilindiği üzere, Kdv Kanun’unda tam istisna kapsamına giren işlemler Kdv Kanunu’nun 11, 13, 14, 15 ve 17/4-s maddelerinde düzenlenmiş olup, bu işlemler nedeniyle yüklenilen Kdv’leri, Kanun’un 32’nci maddesine göre indirim konusu yapıl acak, indirilemeyen vergileri ise nakden veya mahsuben iade konusu edilecektir.
Söz konusu düzenleme, bu Kanunun yayımlandığı 06.04.2018 tarihi izleyen ikinci ayın başı, 01.07.2018 tarihinde yürürlüğe girecektir.
l) Sağlık Bakanlığınca izin verilen gerçek veya tüzel kişiler tarafından, Türkiye’de yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişilere, münhasıran sağlık kurum ve kuruluşlarının bünyesinde verilen koruyucu hekimlik, teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri (Türkiye’de yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişilere söz konusu hizmetlerle birlikte sağlanan diğer teslim ve hizmetler istisnanın kapsamına dahil değildir.),
Söz konusu istisnanın uygulamasına ilişkin madde düzenlemesinde yer alan şartlar aşağıda maddeler halinde belirtilmiştir:
Hizmeti veren kurumun Sağlık Bakanlığınca izin verilmiş bir gerçek kişi veya tüzel kişi olması,
Verilen sağlık hizmetinin niteliği itibariyle, hekimlik, teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmeti mahiyetinde olması,
Bu niteliklerdeki hizmetlerin Sağlık Bakanlığınca izni olan sağlık kurum ve kuruluşlarının bünyesinde verilmesi,
Söz konusu sağlık hizmetini alanın, Türkiye’de yerleşmemiş ve yabancı uyruklu gerçek kişi olması gerekmektedir.
Dolayısıyla söz konusu Kdv istisna uygulamasından sadece bir takvim yılı içerisinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturmamış ve bir başka ülkenin vatandaşlığında bulunması şartlarını sağlayan kişiler yararlanacaktır.
Ayrıca mezkûr istisnanın kapsamı sadece verilen hizmetle sınırlıdır. Dolayısıyla Türkiye’de yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişilere söz konusu hizmetlerle birlikte sağlanan diğer teslim ve hizmetler (örneğin protez kol takılması durumunda, protezin teslimi) istisnanın kapsamına dahil değildir
Bilindiği üzere, Kdv Kanun’unda tam istisna kapsamına giren işlemler Kdv Kanunu’nun 11, 13, 14, 15 ve 17/4-s maddelerinde düzenlenmiş tir. Dolayısıyla kanunda belirtilen şekil şartlarına uyarak Türkiye’de yerleşmemiş ve yabancı uyruklu gerçek kişilere sağlık hizmeti veren sağlık kurum ve kuruluşlarının, bu işlemleri nedeniyle yüklenilen Kdv’leri, Kanun’un 32’nci maddesine göre indirim konusu yapıl acak, indirilemeyen vergileri ise nakden veya mahsuben iade konusu edilecektir.
Söz konusu düzenleme, bu Kanunun yayımlandığı 06.04.2018 tarihi izleyen ikinci ayın başı, 01.07.2018 tarihinde yürürlüğe girecektir.
“m) 26/6/2001 tarihli ve 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamındaki teknoloji geliştirme bölgesi ile ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde, 28/2/2008 tarihli ve 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamındaki Ar-Ge ve tasarım merkezlerinde, 3/7/2014 tarihli ve 6550 sayılı Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine Dair Kanun kapsamındaki araştırma laboratuvarlarında Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde bulunanlara, münhasıran bu faaliyetlerinde kullanılmak üzere yapılan yeni makine ve teçhizat teslimleri (İstisna kapsamında alınan makina ve teçhizatın, teslim tarihini takip eden takvim yılının başından itibaren üç yıl içinde, Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetleri dışında kullanılması veya elden çıkarılması hallerinde, zamanında alınmayan vergi alıcıdan, vergi ziyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte tahsil edilir. Zamanında alınmayan vergiler ile vergi cezalarında zamanaşımı, verginin tarhını veya cezanın kesilmesini gerektiren durumun meydana geldiği tarihi takip eden takvim yılının başından itibaren başlar.)”
Buna göre Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde bulunanlara yeni makine ve teçhizat teslimlerinin madde kapsamında Kdv’den istisna tutulabilmesi için gerekli kanuni şartlar aşağıda yer almaktadır;
Söz konusu makine ve teçhizatın daha önce kullanılmamış, yeni olması
Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinin, ilgisine göre;
4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamındaki teknoloji geliştirme bölgesi ile ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde,
5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamındaki Ar-Ge ve tasarım merkezlerinde,
6550 sayılı Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine Dair Kanun kapsamındaki araştırma laboratuvarlarında
yürütülmesi,
Söz konusu yeni makine ve teçhizatların, kanunda tanımlanan yerlerde, münhasıran ar-ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde kullanılmak üzere teslim edilmesi
gerekmektedir.
İstisna kapsamında alınan makina ve teçhizatın, teslim tarihini takip eden takvim yılının başından itibaren üç yıl içinde, Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetleri dışında kullanılması veya elden çıkarılması hallerinde, zamanında alınmayan vergi alıcıdan, vergi ziyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte tahsil edilecektir.
Zamanında alınmayan vergiler ile vergi cezalarında zamanaşımı, verginin tarhını veya cezanın kesilmesini gerektiren durumun meydana geldiği tarihi takip eden takvim yılının başından itibaren başlayacaktır.
Bilindiği üzere, Kdv Kanun’unda tam istisna kapsamına giren işlemler Kdv Kanunu’nun 11, 13, 14, 15 ve 17/4-s maddelerinde düzenlenmiş tir. Dolayısıyla kanunda belirtilen şekil şartlarına uyarak Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde bulunanlara yeni makine ve teçhizat teslimlerinde bulunanlar, bu işlemleri nedeniyle yüklenilen Kdv’leri, Kanun’un 32’nci maddesine göre indirim konusu yapıl acak, indirilemeyen vergileri ise nakden veya mahsuben iade konusu edilecektir.
İlgili maddelerde yapılan söz konusu düzenleme ler, bu Kanunun yayımlandığı 06.04.2018 tarihi izleyen ikinci ayın başı, 01.07.2018 tarihinde yürürlüğe girecektir.
Adi Ortaklığın Vergisiz Sermaye Şirketine Dönüşmesi, Devri ve Birleşmesi Mümkün Kılınmıştır.
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 5’inci maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 17’nci maddesinin ( 4) numaralı fıkrasının (c) bendine “Gelir Vergisi Kanunu’nun 81 inci maddesinde belirtilen işlemler ile” ibaresinden sonra gelmek üzere “aynı maddenin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yazılı şartlar dahilinde adi ortaklıkların sermaye şirketine dönüşmesi işlemleri ve” ibaresi eklenmiştir.
Bilindiği üzere Kdv Kanunu’nun 17/4-c maddesine göre, GVK 81’inci maddesinde belirtilen işlemler ile KVK’ya göre yapılan devir ve bölünme işlemleri Kdv’den müstesnadır. Söz konusu madde uyarınca bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemlere, KDV Kanununun 30 ’uncu maddesinin (a) bendi hükmü uygulanmamakta; işlem sonunda faaliyetini bırakan, bölünen veya infisah eden mükelleflerce yüklenilen ve indirilemeyen vergiler, faaliyete başlayan veya devir ve bölünme sonrasında devredilen veya bölünen kurumların varlıklarını devralan mükellefler tarafından mükerrer indirime yol açmayacak şekilde indirim konusu yapılabilmektedir.
Gelir veya Kurumlar Vergisi kanunlarında adi ortaklıkların nev’i değiştirmelerine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığından a di ortaklıkta gerçek kişiye ait hissenin ferdi işletme sayılmak suretiyle, aktif ve pasifiyle bütün halinde bir sermaye şirketine devrolunması durumunda, mevcut adi ortaklık sona ermiş olacağından, söz konusu adi ortaklığın nev’i değişikliği işleminin gelir veya kurumlar vergisi hükümlerine göre vergi ertelemesi müessesesinden yararlanmak suretiyle yapılması mümkün bulunmamaktaydı.
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 5’inci maddesi ile ilave edilen düzenleme uyarınca , adi ortaklıkların GVK Mad. 81’inci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yazılı şartlar dahilinde, yani;
Bir sermaye şirketine aktif ve pasifiyle bütün halinde devrolunması
Devir alan şirketin bilançosuna aynen geçirilmesi
Devredilen adi ortaklığın sahip veya sahiplerinin şirketten, devir bilançosuna göre hesaplanan öz sermayesi tutarında ortaklık payı alması(Bu ortaklık payını temsil eden hisse senetlerinin nama yazılı olması şarttır.)
Mevcut veya yeni kurulacak sermaye şirketine dönüşmesi, devri veya devir suretiyle birleşmesi halinde bu işlem, KDV Kanununun 17/4-c maddesi kapsamında Kdv’den istisna addedilerek vergi hesaplanmayacaktır.
Söz konusu düzenleme, bu Kanunun yayımlandığı 06.04.2018 tarihi izleyen ikinci ayın başı, 01.07.2018 tarihinde yürürlüğe girecektir.
Konfeksiyon Kırpıntılarının Teslimi Kdv’den İstisna Hale Gelmiştir
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 5’inci maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 17’nci maddesinin ( 4) numaralı fıkrasının (g) bendinde yer alan “atıklarının ibaresi” ibaresi “atıkları ile konfeksiyon kırpıntılarının” şeklinde değiştirilmiştir.
Bilindiği üzere, geri dönüşüme konu olan ve bu yönüyle ekonomik bir değere sahip konfeksiyon kırpıntıları atık olarak değerlendirilmeyerek Kdv’ye tabi tutulmaktaydı. Teslimler %18 uygulanmakta olan Kdv oranı, Bakanlar Kurulu’nun 08.03.2006 tarih ve 26102 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2006/10138 sayılı kararı ile yüzde 8’e indirilmişti.
Şirketlerin %18 Kdv ödeyerek aldıkları stokları nedeniyle yüklenilen KDV’lerin indirim yoluyla giderilebilmesi için, %8 Kdv oranıyla satılan ürünlerde kar marjlarının, çok yüksek tutulması gerekiyor du.
Bu defa söz konusu kırpıntı teslimleri Kdv Kanunu’nun Mad.17/4-(g) bendine eklenene hüküm uyarınca Kdv’den istisna tutulmuştur.
Söz konusu düzenleme, 06.04.2018 tarihinden itibaren yapılan teslimlere uygulanmak üzere yürürlüğe girmiştir.
Söz konusu düzenleme, bu Kanunun yayımlandığı 06.04.2018 tarihi izleyen ikinci ayın başı, 01.07.2018 tarihinde yürürlüğe girecektir.
Gümrük Antrepoları ve Geçici Depolama Yerleri ile Gümrüklü Sahalarda Verilen Ardiye, Depolama ve Terminal Hizmetleri Kapsamında Yüklenilen Kdv İndirim Konusu Yapılabilecektir.
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 5’inci maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 17’nci maddesinin ( 4) numaralı fıkrasının (o) bendinde yer alan “ithalat ve ihracat işlemlerine konu mallar ile transit rejim kapsamında işlem gören mallar için verilen ardiye, depolama ve terminal hizmetleri ile” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve fıkraya (o) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiştir.
“ö) Gümrük antrepoları ve geçici depolama yerleri ile gümrük hizmetlerinin verildiği gümrüklü sahalarda, ithalat ve ihracat işlemlerine konu mallar ile transit rejim kapsamında işlem gören mallar için verilen ardiye, depolama ve terminal hizmetleri,”
Diğer taraftan mezkûr Torba Kanunu’nun 9’uncu maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 30’uncu maddesinin birinci fıkrasının; a) (a) bendine “teslimi ve hizmet ifası” ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki parantez içi hüküm eklenmiştir. “(Bu Kanunun 17’nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (b), (c) ve (d) bentleri ile (4) numaralı fıkrasının (ı) ve (ö) bentleri uyarınca katma değer vergisinden istisna edilen işlemler hariç)”
Yapılan bu düzenlemeler ile Gümrük antrepoları ve geçici depolama yerleri ile gümrük hizmetlerinin verildiği gümrüklü sahalarda, ithalat ve ihracat işlemlerine konu mallar ile transit rejim kapsamında işlem gören mallar için verilen ardiye, depolama ve terminal hizmetlerinin bünyesine giren Kdv mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilebilecektir.
Söz konusu düzenleme, bu Kanunun yayımlandığı 06.04.2018 tarihi izleyen ikinci ayın başı, 01.07.2018 tarihinde yürürlüğe girecektir.
Galerici ve Emlakçıların Düzenleyecekleri Faturalar, Kdv Uygulaması Açısından Özel Matrah Kapsamına Alınmıştır
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 6’ncı maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 23’üncü maddesinin birinci fıkrasına (e) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve mevcut (f) bendi (g) bendi şeklinde teselsül ettirilmiştir. “f) İkinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmaz ticaretiyle iştigal eden mükelleflerce, katma değer vergisi mükellefi olmayanlardan (mükellef olanlardan istisna kapsamında yapılan alımlar dâhil) alınarak vasfında esaslı değişiklik yapılmaksızın satılan ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmazların tesliminde matrah, alış bedeli düşüldükten sonra kalan tutardır.”
Böylece galericilik ve emlakçılık sektöründe faaliyette bulunan mükelleflerce, Kdv mükellefi olmayanlardan veya mükellef olmakla birlikte istisna kapsamında Kdv hesaplanmadan gerçekleştirilen satın almalarda, alımı gerçekleştirilen ikinci el motorlu kara taşıtları ile taşınmazların sonradan Kdv’li olarak satışa konu edilmesi durumunda , satış fiyatından, alış bedeli düşüldükten sonra kalan kar Kdv matrahı olarak dikkate alınacaktır.
Söz konusu düzenleme, bu Kanunun yayımlandığı 06.04.2018 tarihi izleyen ikinci ayın başı, 01.07.2018 tarihinde yürürlüğe girecektir.
Arsa Karşılığı İnşaat İşlerinde, Müteahhit Tarafından Arsa Sahibine Bırakılan Konut Veya İşyerinin Teslimimde, Emsal Bedel Uygulaması
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 7’nci maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 27’nci maddesin e aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“6. Arsa karşılığı inşaat işlerine ilişkin bedelin tespitinde, müteahhit tarafından arsa sahibine bırakılan konut veya işyerinin, Vergi Usul Kanununun 267’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ikinci sıradaki maliyet bedeli esasına göre belirlenen tutarı esas alınır.”
Özellikle kentsel dönüşüm çerçevesinde aşina olduğumuz kat karşılığı inşaat işlerinde müteahhidin arsa sahibine yapacağı daire veya işyeri teslimlerinde fatura bedelinin nasıl belirleneceği , mükellef ile vergi idaresi arasında çoğu zaman tartışma konusu olmuştur.
Müteahhit firmalar, arsa sahibine bıraktıkları konut veya işyerlerinde Kdv matrahı olarak, kendilerine bırakılan arsaya ilişkin bedeli esas almakta iken ; vergi idaresi zaman zaman, müteahhit firma tarafından 3’üncü kişilere gerçekleştirilen satışları emsal alabilmekteydi.
Uygulamada yaşanan bu anlaşmazlık, anılan teslimlerde Vergi Usul Kanununun 267’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ikinci sıradaki maliyet bedeli esasının uygulanması zorunluluğu getirilmek suretiyle ortadan kaldırılmıştır.
Bilindiği üzere, VUK’un 267’nci maddesinin ikinci fıkrasında “… İkinci sıra: (Maliyet bedeli esası) Emsal bedeli belli edilecek malın, maliyet bedeli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa, bu takdirde mükellef bu maliyet bedeline, toptan satışlar için % 5, perakende satışlar için % 10 ilave etmek suretiyle emsal bedelini bizzat belli eder…” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, arsa karşılığı inşaat işlerinde müteahhit firmalar, arsa sahibine bıraktıkları konut veya işyerlerinde Kdv matrahını belirlerken;
Teslim konusu konut ve işyerlerinin maliyet bedeline, %10 ilave etmek suretiyle emsal bedeli bulacak ve bu bedel üzerinden Kdv hesaplanmak suretiyle, fatura düzenlenecektir.
Söz konusu düzenleme, 06.04.2018 tarihinden itibaren yapılan teslimlere uygulanmak üzere yürürlüğe girmiştir.
Kdv’nin İndirim Süresi Uzatılmıştır
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 8’inci maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 29’uncu maddesinin; a) (2) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. (Bu Kanunun yayımlandığı 06.04.2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir. )
b) (3) numaralı fıkrasına “vuku bulduğu” ibaresinden sonra gelmek üzere “takvim yılını takip eden” ibaresi eklenmiştir.
Daha önce vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılan İndirim hakkı yapılan bu düzenleme uyarınca, “… v ergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla…” denilmek suretiyle, mükellefler tarafından, bir önceki yıla ilişkin Kdv’lerin indirimi mümkün kılınmaktadır.
Yapılan bu düzenleme 01.01.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere getirilmiştir.
VUK Mad.322 Kapsamında Değersiz Hale Gelen Alacaklar İle Mad. 323 Kapsamında Şüpheli Alacak Haline Gelen Alacaklara Ait Kdv’lerin İndirimi Mümkün Kılınmıştır
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 8’inci maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 29’uncu maddesinin ( 3) numaralı fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“4. Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen katma değer vergisi, alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu yapılabilir (Şu kadar ki Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesine göre karşılık ayrılmak suretiyle gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınan katma değer vergisinin bu fıkra kapsamında indirim konusu yapılabilmesi için gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınması şarttır.). ”
05.06.2004 tarih ve 24543 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 334 No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile mal satıp da, parasını tahsil edemeyen bir firmanın, parasını tahsil edemediği malın KDV’sini, şüpheli alacak olarak gider yazabileceğine hükmolunmuştu. KDV içeren değersiz alacaklarda ise KDV de değersiz alacak olarak kabul edilmekte ve gider konusu yapılmaktaydı.
Yapılan bu düzenleme uyarınca gerek VUK Mad. 322 kapsamında değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen katma değer vergisi ve gerekse de VUK Mad. 323 kapsamında karşılık ayrılmak suretiyle gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınan alacaklara ilişkin hesaplanan katma değer vergisini(bu fıkra kapsamında indirim konusu yapılabilmesi için gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınması şarttır), yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirebilecekleridir.
Diğer taraftan 7104 sayılı Torba Kanunu’nun 9’uncu maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 30’uncu maddesinin birinci fıkrasının; ç) (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (e) bendi eklenmiştir.
“e) Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin alıcı tarafından ödenmeyen katma değer vergisi.”
Dolayısıyla alıcı tarafından ödenmeyen, VUK Mad.322 uyarınca değeriz hale gelen alacak tutarına ait yine alıcısı tarafından ödenmemiş Kdv, mükellefin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyecek olup, söz konusu Kdv kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınacaktır.
Torba Kanun’da bu düzenlemenin yürürlük tarihi 01.01.2019 olarak belirtilmiştir.
Kısmi İstisna Uygulamasına Konu Bazı Mal Teslim Ve Hizmet İfalarına İlişkin Malın Yahut Hizmetin Bünyesine Giren Katma Değer Vergilerine İndirim Hakkı Tanınmıştır
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 9’uncu maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 30’uncu maddesinin birinci fıkrasının; a) (a) bendine “teslimi ve hizmet ifası” ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki parantez içi hüküm eklenmiştir.
“(Bu Kanunun 17 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (b), (c) ve (d) bentleri ile (4) numaralı fıkrasının (ı) ve (ö) bentleri uyarınca katma değer vergisinden istisna edilen işlemler hariç)”
Bu düzenleme ile mükellefler sosyal amaç taşıyan, sırasıyla aşağıda belirtilen ve Kdv uygulaması açısından kısmi istisna müessesesi kapsamında değerlendirilen bazı mal teslim ve hizmet ifalarında, malın yahut hizmetin bünyesine giren katma değer vergilerini, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirebilecekleridir.
[KDVK Mad.17/2-(b)] Özel okullar ve üniversiteler tarafından bedelsiz olarak verilen eğitim ve öğretim hizmetleri ile öğrenci yurtları tarafından bedelsiz olarak verilen yurt hizmetler de,
[KDVK Mad.17/2-(b)] Kanunların gösterdiği gerek üzerine yapılan bedelsiz teslim ve hizmetler de,
[KDVK Mad.17/2-(b)] Belli kurum ve kuruluşlara yapılan bedelsiz teslim ve hizmetlerde ve
[KDVK Mad.17/2-(b)] Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara bağışlanan bazı malların tesliminde
[KDVK Mad.17/2-(c)] Yabancı devletlerin Türkiye’deki diplomatik temsilcilik ve konsoloslukları ile yabancı hayır ve yardım organizasyonlarına yapılan teslim ve hizmetlerde
[KDVK Mad.17/2-(d)] Kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu kapsamındaki işlemlerde
[KDVK Mad.17/4-(ı)] Serbest bölgelerde verilen hizmetler ile bu bölgelere ilişkin yük taşıma işlerinde
[KDVK Mad.17/4-(ö)] Gümrüklü alanlarda yapılan bazı hizmetlerde
Torba Kanun’da bu düzenlemenin yürürlük tarihi 01.01.2019 olarak belirtilmiştir.
Faydalı Ömürlerini Tamamlamadan Ya da Tamamladıktan Sonra Zayi Olan veya İstisna Kapsamında Teslim Edilen ATİK’lere Ait Yüklenim Kdv’lerine, Kısıtlı İndirim Hakkı Getirilmiştir
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 9’uncu maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 30’uncu maddesinin birinci fıkrasının; b) (c) aşağıdaki parantez içi hüküm eklenmiştir.
“(Şu kadar ki Vergi Usul Kanununun 315 inci maddesine göre Maliye Bakanlığınca belirlenen faydalı ömürlerini tamamladıktan sonra zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen katma değer vergisi ile faydalı ömrünü tamamlamadan zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen katma değer vergisinin kullanılan süreye isabet eden kısmı indirilebilir.)”
Örneğin, 2016 yılında alınan bir bilgisayarın, faydalı ömrünü tamamlamadan 2017 hesap döneminde yanması sonucunda zayi olması durumunda, bilgisayarın bünyesine giren yüklenilen katma değer vergisinin, bilgisayarın işletme aktifinde yer aldığı, fiilen kullanıldığı süreye isabet eden kısmı indirim konusu yapılabilecektir.
Söz konusu düzenleme, bu Kanunun yayımlandığı 06.04.2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımında, Yurtiçi İşlemlerde KDV Düzeltme İşlemleri Kaldırılmıştır
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 9’uncu maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 30’uncu maddesinin birinci fıkrasının; c) (d) bendinin parantez içi hükmünde yer alan “ilişkin ithalde veya sorumlu sıfatıyla ödenen” ibaresi “ilişkin ithalde veya sorumlu sıfatıyla ödenen katma değer vergisi ile yurt içindeki işlemlerde mal teslimi veya hizmet ifasında bulunan mükellefler tarafından ilgili vergilendirme döneminde beyan edilerek ödenen” şeklinde değiştirilmiştir.
04.10.2016 tarih ve 29847 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7 seri no’lu Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile 6728 sayılı Kanun ile 3065 sayılı Kanunun (30/d) maddesine;
“(5520 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine göre transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlar ile Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendine göre işletme aleyhine oluşan farklara ilişkin ithalde veya sorumlu sıfatıyla ödenen katma değer vergisi hariç)
parantez içi hükmü eklenmişti.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 11’inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların kurum kazancının tespitinde indirim olarak kabul edilmeyeceği; 3065 sayılı Kanunun (30/d) maddesinde, kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV’nin hesaplanan KDV’den indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Bu hükümler çerçevesinde, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması kabul edilmediğinden, bu giderler dolayısıyla ödenen KDV’nin de indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktaydı.
Ancak, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlara ilişkin yurtdışından temin edilen hizmetler dolayısıyla sorumlu sıfatıyla ödenmiş KDV’ler ile ithalat işlemlerine ilişkin ödenmiş olan KDV’lerin indirim hesaplarından çıkarılması mükerrer vergilendirmeye ve dolayısıyla yersiz ödenen vergilerin iadesine sebebiyet vermekte olup, mükerrer vergilendirmeyi engellemek amacıyla 3065 sayılı Kanunun (30/d) maddesine parantez içi hüküm eklenmişti.
Bu defa 7104 sayılı Torba Kanunu’nun 9’uncu maddesi ile eklenen hüküm gereğince, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlara ilişkin olarak yurt içindeki işlemlerde mal teslimi veya hizmet ifasında bulunan mükellefler tarafından ilgili vergilendirme döneminde beyan edilerek ödenen Kdv’lerin, indirim hesaplarından çıkarılmasına gerek bulunmamakta, dolayısıyla emsallere aykırı gerçekleştirilen yurt içindeki işlemlerde mal teslimi veya hizmet ifalarına ait beyan edilen ve ödenen Kdv, vergi inceleme elemanları tarafından yapılacak transfer incelemelerinde, hesaben düzeltme konusu yapılmayacaktır.
Dolayısıyla
gerek yurtdışından temin edilen hizmetler dolayısıyla sorumlu sıfatıyla ödenmiş KDV’ler ile ithalat işlemlerine ilişkin ödenmiş olan KDV’ler
ve gerekse de, yurt içindeki işlemlerde mal teslimi veya hizmet ifasında bulunan mükellefler tarafından ilgili vergilendirme döneminde beyan edilerek ödenen Kdv’lerin
indirim hesaplarından çıkarılmasına , yapılacak transfer incelemelerinde, söz konusu hususların hesaben düzeltme konusu yapılmasına gerek bulunmamakta dır.
Bir vergi güvenlik müessesesi olarak uygulanmakta olan transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımında, yurtiçi işlemden ötürü, emsale aykırılık gerekçesiyle örtülü kazanç dağıtımına hükmedildiğinde, konu indirim Kdv açısından düzeltme konusu yapılmayacaktır.
Söz konusu düzenleme, bu Kanunun yayımlandığı 06.04.2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Kdv İade Talep lerinde, Süre Kısıtlanmıştır ve Maliye Bakanlığı’nın Kdv İade Uygulamasındaki Yetkisi Genişletilmiştir
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 10’uncu maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 32’nci maddesinin birinci fıkrasına “indirilemeyen Katma Değer Vergisi,” ibaresinden sonra gelmek üzere “işlemin gerçekleştiği dönemi izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar talep edilmesi şartıyla” ibaresi eklenmiş ve üçüncü fıkrasında yer alan “sınırlayabilir.” ibaresi “sınırlamaya; imalatçılar tarafından yapılan ihracat işlemlerinden kaynaklanan iadelerde, yüklenilen katma değer vergisi yerine sektörler itibarıyla ihracat bedelinin belli bir oranına kadar iade yaptırmaya yetkilidir.” şeklinde değiştirilmiştir.
Buna göre, 2018 hesap dönemi içerisinde, mezkûr Kanun’un 11/a madde hükmü uyarınca ihracattan doğan Kdv iade alacağında, mükellef öncesinde yalnızca 5 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde(31.12.2022 tarihine kadar) istediği zaman iade talep etme hakkı var iken şimdi, ihracatın gerçekleştiği 2018 hesap dönemini izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar , yani 31.12.2020 tarihine kadar talep edilmesi şartı getirilmiştir.
Torba Kanun’da bu düzenlemenin yürürlük tarihi 01.01.2019 olarak belirtilmiştir.
Maliye Bakanlığı ile Bakanlar Kurulu’nun Kdv İade Uygulaması Usul Ve Esasları na İlişkin Yetkisi Genişletilmiştir
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 10’uncu maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 32’nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “sınırlayabilir.” ibaresi “sınırlamaya; imalatçılar tarafından yapılan ihracat işlemlerinden kaynaklanan iadelerde, yüklenilen katma değer vergisi yerine sektörler itibarıyla ihracat bedelinin belli bir oranına kadar iade yaptırmaya yetkilidir.” şeklinde değiştirilmiştir.
Ayrıca mezkûr Kanun’un 11’inci maddesi ile Bakanlar Kurulu’nun yetki maddesini düzenleyen 3065 sayılı Kanunun 36’ncı maddesinin birinci fıkrasına “mal veya hizmetleri belirlemeye” ibaresinden sonra gelmek üzere “süresi içinde iadesi talep edilmeyen ve indirim yoluyla giderilmek üzere sonraki dönemlere devrolunan katma değer vergisinin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak yazılmasına imkân vermeye, iade talebinde bulunulabilecek asgari tutarı belirlemeye” ibaresi ile maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“ Maliye Bakanlığı; mükellefiyet süresi, çalışan sayısı, aktif ve özsermaye büyüklüğü, ödenen vergi tutarı, vergisel ödevlerin zamanında yerine getirilip getirilmediği, sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma yönünde olumsuz rapor ya da tespit bulunup bulunmadığı gibi kriterleri esas alarak mükelleflerin vergisel uyum seviyeleri ve bu uyum seviyelerine göre farklı iade yöntemleri tespit etmeye, iade alacağının mahsup edileceği vergi borçları ile iadeye ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir .”
Söz konusu yetki düzenlemesi, bu Kanunun yayımlandığı 06.04.2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
İşletme Hesabı Esasına Göre Ticari kazancı Tespit Edilenler İle Mesleki Kazancı Serbest Meslek Kazanç Defterine Göre Tespit Edilenler İçin İsteğe Bağlı Hasılat Esası Vergilendirme Usulü Getirilmiştir
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 12’nci maddesi ile 3065 sayılı Kanunun mülga 38 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“Hasılat esaslı vergilendirme
MADDE 38- Ticari kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilenler ile mesleki kazancı serbest meslek kazanç defterine göre tespit edilenlerden Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen sektör ve meslek grupları kapsamında yer alanlar, talep etmeleri halinde vergiye tabi işlemlerin karşılığını teşkil eden (katma değer vergisi dâhil) bedel üzerinden, bu Kanunun 28 inci maddesi uyarınca belirlenen en yüksek oranı geçmemek üzere, Bakanlar Kurulunca ilgili sektör veya meslek grubu için belirlenen oran uygulanmak suretiyle hesapladıkları katma değer vergisini, indirilecek katma değer vergisi ile ilişkilendirmeksizin beyan ederek öderler.
Birinci fıkra kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilen mükellefler, kazançlarının tespitinde kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisi ile hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre beyan ederek ödedikleri katma değer vergisini işlemin mahiyetine göre gider veya maliyet, yaptıkları teslim ve hizmetler dolayısıyla hesapladıkları katma değer vergisini gelir olarak dikkate alırlar. Hasılat esaslı vergilendirme usulüne geçen mükellefler, iki yıl geçmedikçe bu usulden çıkamazlar. Bakanlar Kurulu Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükelleflerinden, yıllık iş hacimleri Vergi Usul Kanununun 178 inci maddesine göre ikinci sınıf tüccarlar için geçerli olan haddin iki katına kadar olanları, hasılat esaslı vergilendirme usulü kapsamına almaya, Maliye Bakanlığı bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
Yapılan bu düzenleme ile Kdv işlemin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınacaktır.
Hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre, vergilendirilen mükelleflerin kazancının tespitinde, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla alış vesikalarında gösterilen Kdv ile hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre beyan ederek ödedikleri Kdv işleminin mahiyetine göre gider veya maliyet, yaptıkları teslim ve hizmetler dolayısıyla hesapladıkları Kdv ise gelir olarak dikkate alınacaktır.
Bu uygulamadan sadece;
Ticari kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilenler ile
Mesleki kazancı serbest meslek kazanç defterine göre tespit edilenlerden
Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen sektör ve meslek grupları kapsamında yer alanlar, talep etmeleri halinde yararlanacaktır.
Bakanlar Kurulu, VUK hükümleri uyarınca bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükelleflerinden, yıllık iş hacimleri ikinci sınıf tüccarlar için geçerli olan haddin iki katına kadar olanları, hasılat esaslı vergilendirme usulü kapsamına almaya yetkilidir.
Hasılat esaslı vergilendirme usulüne geçen mükellefler, iki yıl geçmedikçe bu usulden çıkamayacaktır.
Torba Kanun’da bu düzenlemenin yürürlük tarihi 01.01.2019 olarak belirtilmiştir.
Maliye Bakanlığı’na İşletme Hesabı Esasına Göre Defter Tutan Mükelleflerin Kdv Ödeme Zamanını, Beyannamenin Verildiği Ayı Takip Eden İkinci Ayın Sonuna Kadar Uzatma Hususunda Yetki Verilmiştir
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 13’üncü maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 46’ncı maddesinin (5) numaralı fıkrasında yer alan “Maliye ve Gümrük Bakanlığı” ibaresi “Maliye Bakanlığı, Vergi Usul Kanunu uyarınca işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin ödeme zamanını, beyannamenin verildiği ayı takip eden ikinci ayın sonuna kadar uzatmaya” şeklinde değiştirilmiştir.
Torba Kanun’da bu düzenlemenin yürürlük tarihi 01.01.2019 olarak belirtilmiştir.
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ile İhtisas Teknoloji Geliştirme Bölgesinde Faaliyette Bulunan Girişimcilerin Bölgede Ürettikleri Oyun Yazılımları da İstisna Kapsamına Alınmıştır
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 14’üncü maddesi ile 3065 sayılı Kanunun geçici 20’nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci paragrafına “internet,” ibaresinden sonra gelmek üzere “oyun,” ibaresi eklenmiştir.
Buna göre; 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununa göre teknoloji geliştirme bölgesinde ve ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyette bulunan girişimcilerin kazançlarının gelir veya kurumlar vergisinden istisna bulunduğu süre içinde münhasıran bu bölgelerde ürettikleri oyun yazılım ları şeklindeki teslim ve hizmetleri katma değer vergisinden müstesna olacakt ır.
Ayrıca mezkûr geçici 20’nci maddenin son paragrafına “Bu kapsamda istisna edilen işlemler bakımından bu Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükmü uygulanmaz.” Hükmü eklenmek suretiyle, bu bölgede üretilen ve istisna uygulamasına konu oyun yazılımlarının imali safhasında programın bünyesine giren Kdv’lerin indirim konusu yapılabilecek olması, söz konusu istisnanın tam istisna niteliğinde olduğu göstermektedir.
Torba Kanun’da bu düzenlemenin yürürlük tarihi 01.01.2019 olarak belirtilmiştir.
Ticari Plaka Satışları Gelir Vergisinden İstisna Edilmiş, Plaka Devrine İlişkin İşlemlerde Uygulanan Harç Matrahında Değişiklik Yapılmıştır
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 15’inci maddesi ile 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80’inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Bir takvim” ibaresi “Taksi, dolmuş, minibüs ve umum servis araçlarına ait ticari plakaların elden çıkarılmasından doğan kazançların tamamı ile bir takvim” şeklinde değiştirilmiştir.
Diğer taraftan mezkûr Torba Yasa’nın 18’inci maddesi ile 193 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 88- Taksi, dolmuş, minibüs ve umum servislere ait ticari plakaların, bu maddenin yürürlük tarihinden önce elden çıkarılmasından doğan kazanç ve işlemlerle ilgili olarak vergi incelemeleri veya takdir işlemlerine istinaden herhangi bir vergi tarhiyatı yapılmaz, vergi cezası kesilmez, daha önce yapılmış olan tarhiyatlardan ve kesilmiş cezalardan varsa açılmış davalardan feragat edilmesi kaydıyla vazgeçilir, tahakkuk eden tutarlar terkin edilir, tahsil edilen tutarlar red ve iade edilmez.”
Böylece hem, taksi, dolmuş, minibüs ve umum servis araçlarına ait ticari plakaların elden çıkarılmasından doğan değer artış kazançlarının tamamı, plakaların elde tutulma süresi gibi şartlar aranmaksızın muafiyet ve istisna kapsamına alınmış ve hem de bu konuda daha önce yapılan vergi incelemeleri neticesinde tahakkuk ettirilen vergiler, cezalar, ödemesi yapılmamış olmak ve varsa açılmış davalardan feragat edilmesi kaydıyla terkin edilmiş ve vergi incelemeleri de dahil olmak üzere diğer yaptırımlardan arındırılmıştır.
Ayrıca mezkûr Torba Yasa’nın 21’inci maddesi ile 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (2) sayılı Tarifenin “I. Değer veya ağırlık üzerinden alınan nispi harçlar:” başlıklı bölümünün (1) numaralı fıkrasına son paragraftan önce gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
“Taksi, dolmuş, minibüs ve umum servis araçlarına ait ticari plakaların devrine ilişkin işlemlerde, alım satım bedeli üzerinden (Alınacak harcın miktarında, bu fıkrada düzenlenen üst sınır dikkate alınmaz.) (Binde 30)”
Buna göre ticari plakaların devrine ilişkin kâğıtlarla ilgili işlemlerden alınacak noter harcının hesabında alım satım bedeli üzerinden Binde 30 oranında harç hesaplanacaktır. Fakat mevcut fıkrada 2018 yılı için 38.470,00 TL olarak belirlenen üst sınır, harç tutarı hesaplanırken dikkate alınmayacak ve alım satım bedelinin binde otuzuna tekabül eden tutar noter harcı olarak ilgililerden tahsil edilecektir.
Söz konusu düzenleme, bu Kanunun yayımlandığı 06.04.2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Kdv İade İncelemelerin Süre 3 Ay Olarak Belirlenmiştir
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 19’uncu maddesi ile 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 140’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“6. İncelemeye başlanıldığı tarihten itibaren, tam inceleme yapılması halinde en fazla bir yıl, sınırlı inceleme yapılması halinde en fazla altı ay, katma değer vergisi iade incelemelerinde ise en fazla üç ay içinde incelemeleri bitirmeleri esastır. Bu süreler içinde incelemenin bitirilememesi halinde ek süre talep edilebilir. Bu talep vergi incelemesine yetkili olanların bağlı olduğu birim tarafından değerlendirilir, tam ve sınırlı incelemelerde altı ayı, katma değer vergisi iade incelemelerinde ise iki ayı geçmemek üzere ek süre verilebilir. Bu durumda, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların bağlı olduğu birim tarafından incelemenin bitirilememe nedenleri yazılı olarak nezdinde inceleme yapılana bildirilir. Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların bağlı olduğu birimler vergi incelemesinin öngörülen süreler içinde bitirilmesi için gerekli tedbirleri alırlar.”
Bu düzenleme ile tam ve sınırlı incelemelerde uygulanmakta olan süre sınırı aynen korunmuş ancak daha öncesinde sınırlı inceleme olarak kabul edilen ve 6 ay süre verilen Kdv iade incelemeleri için ayrı bir zaman kısıtına yasa maddesinde yer verilmiştir.
Buna göre katma değer vergisi iade incelemelerinin en fazla üç ay içinde bitirilmesi esastır. Bu süreler içinde incelemenin bitirilememesi halinde ek süre talep edilebilecek ancak bu süre iki ayı geçmeyecektir. Dolayısıyla, Kdv iade incelemelerinde kanunui inceleme süresi ek süre dahil toplam 5 ayı geçemeyecektir.
Yapılan bu düzenleme, 01.01.2019 tarihinden sonraki vergilendirme dönemlerine ilişkin yapılacak incelemelerde uygulanmak üzere 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girecektir.
SMMM’lere Kdv İade Raporu Düzenleme Yetkisi Verilmiştir
7104 sayılı Torba Kanunu’nun 20’nci maddesi ile 213 sayılı Kanunun 256’ncı maddesinin son cümlesinde yer alan; “tasdike” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve 3568 sayılı Kanunun 8/A maddesi uyarınca düzenlenecek katma değer vergisi iadesine dayanak teşkil eden rapora” ibaresi ve “yeminli mali müşavirler” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve serbest muhasebeci mali müşavirler” ibaresi eklenmiştir.
Böylece, SMMM’ler Kdv iade konularıyla sınırlı olarak karşıt inceleme yapma yetkisi verilmiştir.
Ayrıca mezkur Torba Kanunu’nun 23’üncü maddesi ile 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun 8’inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 8/A maddesi eklenmiştir.
“Serbest muhasebeci mali müşavirlere rapor düzenlettirme yetkisi ve sorumluluk
MADDE 8/A- Maliye Bakanlığı, bu Kanun kapsamında yetki almış serbest muhasebeci mali müşavirlere, beyannamelerini imzaladıkları dönem ve mükelleflerle sınırlı olmak kaydıyla, 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu kapsamında yapılacak iadeye dayanak teşkil edecek rapor düzenlettirmeye, bu kapsamda rapor düzenleyecek serbest muhasebeci mali müşavirlerde aranacak nitelik ve şartlar ile rapor düzenlenebilecek iade türlerini ve azami iade tutarlarını tespite, rapor düzenleme yetkisini, belirleyeceği usul ve esaslara göre yapılan eğitimlere katılma ve başarılı olma şartına bağlamaya ve uygulamaya ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. Serbest muhasebeci mali müşavirler, iadeye ilişkin düzenledikleri raporların doğru olmasından sorumludurlar. Düzenledikleri raporun doğru olmaması halinde, rapor kapsamı ile sınırlı olmak üzere, ziyaa uğratılan vergilerden ve kesilecek cezalardan mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”
Anılan madde düzenlemesi dikkate alındığında;
KDV iade raporu düzenlenmesi konusunda SMMM’lere verilmesi öngörülen yetkinin kapsamı, mükellef, dönem, iade türü ve iade tutarına ilişkin olarak sınırlanmış olduğu,
SMMM’ler sadece beyannamelerini imzaladıkları dönem ve mükelleflere ilişkin KDV iade raporu düzenleyebilece ği ve bu sınırlamanın yanında Maliye bakanlığı;
Rapor düzenlenebilecek iade türlerini ve
İade tutarlarını
tespite yetkili olduğu,
Rapor düzenleyecek SMMM’lerde aranacak nitelik ve şartlar konusunda Maliye bakanlığına usul ve esas belirleme yetkisinin veril diği
Daha önce sadece, uygun denetim ve sorumluluğuna muhatap tutulan SMMM’ler, Kdv İade Raporları ile sınırlı olmak üzere doğruluk denetimine tabi tutulacağı,
Düzenledikleri raporun doğru olmaması halinde, rapor kapsamı ile sınırlı olmak üzere, ziya uğratılan vergilerden ve kesilecek cezalardan mükellefle birliktemüşterek ve müteselsilen sorumlu olacakları
Görülmekte ve anlaşılmaktadır.
Söz konusu düzenleme, bu Kanunun yayımlandığı 06.04.2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
06/04/2018 tarihli ve 30383 sayılı Resmi Gazete’de yayımlan an 7104 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’da yapılan temel vergi kanunlarımıza ilişkin düzenlemeler, bu Kanun’un 29’ncu maddesinde belirtilen tarihlerde yürürlüğe girmiştir.
Yapılan düzenlemelere ilişkin olarak değişiklikler Kanun’da yer aldığı şekliyle, kanunun lafzi yorumuna bağlı kalarak değerlendirme konusu yapılmıştır.
Ancak bilinmelidir ki, yapılan düzenlemelere ilişkin usul ve esaslar, Maliye Bakanlığı tarafından yapılacak Tebliğ düzenlemeleri ile netlik kazanacaktır.
Saygılarımla.
Yusuf ÖZER
Yeminli Mali Müşavir, Bağımsız Denetçi
Vergi Hukuku ve Uygulamaları Bilim Uzmanı